Hakkımda

12 yaşımdayken kral arthur ve şövalyelerini konu alan bir romansla tanıştığım lancelot'a aşık oldum. arthur ve lancelot'u daha yakından tanımak istediğim için yıllarca arthur mitolojisi okudum. sonra ingiliz, kelt, iskandinav, dünya mitolojileri, efsaneleri, dinleri derken biraz psikanaliz, biraz karşılaştırmalı mitolojiler, biraz din ve inanç teorilerine bulaştım; şu an derdimi anlatacak kadar freud, jung, eliade biliyorum. bu blog, saydığım konuları karıştırıp çorba yapıyor. afiyet olsun.

27 Ağustos 2007

iyi ve kötüyü bilme ağacı

cennet'te iki önemli ağaç var, tree of life ve tree of knowledge of good and evil (tree of conscience) [1]. adem ve havva'ya yaşam ağacı dahil her ağacın meyvesinden yemek serbest, fakat bilgi ağacında yaklaşmak bile (islamiyet'e göre) yasak [2]. adem ve havva meyveyi yerse ölecekler. [3]

tanrı, adem'i ve havva'yı yarattıktan sonra onlara çevreyi tanıtıyor: burada çıplak olmayacaksınız, aç kalmayacaksınız. [4] "çıplak kalmak" önemli bir metafor. aksiyonun başlamasını görelim:

yılan kılığına girmiş şeytan [5] veyahut şeytan'ın bizzat kendisi geliyor ve havva'ya soruyor, "neden yemiyorsunuz?". havva'nın yasakla ilgili tereddütünü ağacın gerçek ismini söyleyerek kaldırıyor, ve havva, akabinde adem meyveyi yiyor. bilgiye olan açlık, tanrı'nın yasağını görmezden gelmelerine sebep oluyor. güzel bir detay şeytanın havva'ya bilgi ağacını anlatmak için kullandığı bir tabir: kuran'da söylenene göre şeytan havva'ya bir "sonsuzluk ağacından" bahsediyor [6]. bu bahsedilen "sonsuzluk", tevrat'ta geçen şu cümleyle anlam kazanıyor: "ve adem bilgiyi öğrenmekle bizden biri gibi oldu." [7].

fakat, adem bilgiyi öğrenerek manevi sonsuzluğa kavuştuğu anda, fiziki sonsuzluğu elinden alınıyor. yaşam ağacına elini uzatması yasaklanıyor, ağaca ulaşan yollar ateşten kılıçlarla kapatılıyor. ruhani olarak düşmüş sayılıyorlar ve daha kısıtlı bir dünyaya gönderiliyorlar. unification church tarafından yapılan bir yorumda ise fiziki bir düşüşten de bahsediliyor, deniyor ki meyveden yedikten sonra çıplaklıklarının farkına varan adem ve havva, tanrı'nın rızası dışında bir cinsel birleşme yaşıyor. böylece ruhani düşüşten sonra, fiziki olarak da düşüyorlar.

burası da yorum kısmı; ağacın isminde bir güzellik var, sadece tree of knowledge değil, tree of knowledge of good and evil. meyveyi yedikleri zaman, adem ve havva var olan bütün ikilikleri görmeye başlıyor, ilk defa zihinlerinde bir ayrım oluşuyor. dişi ve erkeği, iyi ve kötüyü, somut ve soyutu fark ediyorlar. tasvir edildiği üzre, cennette, tanrı'nın kendisinde veya o katta olan varlıklarda hiçbir karşıtlık yok. iyinin karşıtı olan kötü bile, ilk olarak havva'nın meyveyi yeme sahnesinde ortaya çıkyor. ki bu çok tutarlı bir tasvir, çünkü bütün semavi dinlerin 1 üzerine kurulu olduğunu biliyoruz. 2'yi yaşamıyor olmak seni tanrı katında tutan önemli bir ayrım [8]. ağacın ismi, bu yüzden meyveyi yiyecekleri zaman başlarına ne geleceğinin ipucunu barındırıyor aslında.

adem 2'yi öğreniyor ve tanrı'nın doğrudan dokunmadığı, kendi içinde işleyebilecek şekilde yaratılmış, 2'lerle dolu olan bir sisteme gönderiliyor. hikayedeki trajedi şu, cennette, 1'in mekanında yaşarken bilgiden yoksundu ve gerçekten durumuna şükredebilmesine imkan yoktu. bilgiyi öğrendiğinde ise 1'den uzaklaştırıldı, olduğu şeyin kıymetini anladı ve şükretmeyi öğrendi, 1'e geri dönebilmek için ise tanrı'nın merhameti, ona tekrar doğru yolu göstermesi * için dua etti. şükredilmek, tanrı olsam benim de isteyeceğim en önemli şeylerden biri olurdu. ben de sırf bu yüzden ortalığa yasak bir ağaç diker, "buna yaklaşmayın" der, sonra bu yaptığıma "özgür irade" derdim. sonrası için:

(bkz: newcomb paradoksu)


---
[1] tevrat, tekvin 2:7 ve rab allah şarka doğru aden'de bir bahçe dikti ve adam'ı oraya koydu ve rab allah, görünüşü güzel ve yenilmesi iyi olan her ağacı ve bahçenin ortasına da hayat ağacını, iyilik ve kötülüğü bilme ağacını yerden bitirdi ve bahçeyi sulamak için aden'den bir ırmak çıktı ve oradan bölünerek dört kol oldu.

[2] bakara suresi, ayet 35-37: 'ey adem! eşin ve sen cennette kal, orada olanlardan istediğiniz yerden bol bol yiyin, yalnız şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz' dedik.

[3] tevrat, tekvin 16-17 ve ona, "bahçede istediğin ağacın meyvesini yiyebilirsin" diye buyurdu, "ama iyiyle kötüyü bilme ağacından yeme. çünkü ondan yediğin gün kesinlikle ölürsün."

[4] taha suresi, ayet 118-119 şüphesiz ki, senin acıkmaman ve çıplak kalmaman orda (cennette kalmana bağlı)dır. ve gerçekten sen burada susamayacaksın ve güneş altında yanmayacaksın da.

[5] tevrat, tekvin 4-6 yılan, "kesinlikle ölmezsiniz" dedi, "çünkü tanrı biliyor ki, o ağacın meyvesini yediğinizde gözleriniz açılacak, iyiyle kötüyü bilerek tanrı gibi olacaksınız."

[6] taha suresi, ayet 120 sonunda şeytan ona vesvese verdi; dedi ki: "sana sonsuzluk ağacını ve yok olmayacak bir mülkü haber vereyim mi?"

[7] tevrat, tekvin, 3:22 ve rab allah dedi: "işte, adam iyiyi ve kötüyü bilmekle bizden biri gibi oldu ve şimdi elini uzatmasın ve hayat ağacından almasın ve yemesin ve edebiyen yaşamasın."

[8] adem'in gönderilmiş olduğu ikiliklerden ibaret bir dünyada yaşadığımız ve algımız bu şekilde işlediği için, böyle bir şeyin olmadığı bir sistem bize anlaşılmaz, mistik ve anlamadığımız için de yüce gelir. zaten islamiyet bunu açıkça şöyle söyler: "düşünebildiğiniz her şeyin dışındadır."

Hiç yorum yok: