Hakkımda

12 yaşımdayken kral arthur ve şövalyelerini konu alan bir romansla tanıştığım lancelot'a aşık oldum. arthur ve lancelot'u daha yakından tanımak istediğim için yıllarca arthur mitolojisi okudum. sonra ingiliz, kelt, iskandinav, dünya mitolojileri, efsaneleri, dinleri derken biraz psikanaliz, biraz karşılaştırmalı mitolojiler, biraz din ve inanç teorilerine bulaştım; şu an derdimi anlatacak kadar freud, jung, eliade biliyorum. bu blog, saydığım konuları karıştırıp çorba yapıyor. afiyet olsun.

28 Nisan 2007

nasıralı isa

hristiyanların sinoptik, apokrif kaynaklarıyla birlikte, heretik kabul edilen metinlerden de yararlanılarak yazılmıştır:

rivayete göre annesi meryem, bekaretini kaybetmeden onu doğurmuştur. bir gün rüyasında melek cebrail'i görür ve uyandığı zaman kucağında bebek isa vardır. meryem'e gerekli açıklama yapılır, meryem de iman sahibi biri olduğundan olaylara can-ı gönülden inanır. fakat ahali aynı şekilde yaklaşmaz duruma, meryem'i fahişelikle suçlarlar. meryem'e suçlanacağı, fakat konuşmaması gerektiği söylenmiştir*. söylenenlere karşın, sadece kollarındaki bebeği işaret eder. insanlar bu kez sinirlenir: "bizimle alay mı ediyorsun meryem?" ve sonra isa kundağından konuşur, ve "ben tanrı'nın oğluyum, ve bu kadın doğru söylüyor" der. bu isa'nın ilk mucizesidir. sonradan körlerin gözlerini açma, cüzzamlıları iyileştirme, ekmek ve balıkları çoğaltma gibi mucizeler de gösterecektir. (edit: incil'e göre, meryem'in hamileliği ve isa'nın doğumu gayet doğal yollardan olmuştur. bakirelik kısmı doğru olmakla beraber, meryem dokuz ay on gün, bebeği karnında taşımıştır. kundağında konuşan isa mucizesi ise, yine incil'de yer almaz. gariptir ki, kuran'da yer alır.)

marangozluk yapar, bir yandan da öğretilerini anlatır. havarileri (simon-petrus, yahuda vs.) bu şekilde etrafında toplanırlar. yavaş yavaş yayılmaya başlayan hristiyanlık öğretileri, ana tanrının imparator olduğu çok tanrılı roma dini için çok büyük bir tehdit, yahudilerin kralı olduğu iddia edilen isa [1] da zamanın en büyük asi lideri olduğu için hükümet nasıra bölgesi valisine emir göndererek isa'nın öldürülmesini ister. valinin adamları isa'nın yerini öğrenmek için yodas'a para verirler. yodas ihaneti kabul ettikten sonra ünlü son akşam yemeği için toplanılır.

bugün kilise rituellerinde söylenen "bu isa'nın kanı" ve "bu isa'nın eti" sözleri, isa'nın havarilerine ekmeği ve şarabı sunarken söylediği sözlerdir. ekmek paylaşıldıktan sonra isa der, "aranızdan biri hain". petrus bu söze karşı çıkar, "kimse sana ihanet etmez" der. isa bunun üzerine petrus'a dönüp gülümser, "ey petrus başta sen, diyorum ki bu sabah horoz ötmeden önce beni üç defa yadsıyacaksın." ve isa'nın dediği aynen olur.

o gece yemekten sonra romalı askerler gruba yaklaşır, isa sorar, "kimi arıyorsunuz? (whom seek ye?)"."yahudilerin gerçek kralı olduğunu iddia eden nasıralı isa'yı arıyoruz. (jesus of nazareth, claims to be the right king of jew?)" diye cevap verirler. isa yanıtlar, "ben oyum. (i am he.)" bazı yazarlara göre ise yodas onu öperek ele verir. askerler isa'yı tutuklamak üzere yanına gelince petrus kılıcını çekip bir askerin kulağını keser, isa öfkelenir, "tanrı'nın bana sunduğu bu kupadan içemeyecek miyim?" diye sorar. bu çoğuna göre, "benim için öngörülen kaderi yaşamama izin vermeyecek misin?" şeklinde yorumlanabilir. sonra askerlere sorar, "her gün aranızda öğretilerimi anlatırken neden tutuklamadınız beni?" ve sonra askerin kulağını iyileştirir.

isa korkunç işkencelerden sonra iki hırsızla birlikte çarmıha gerilir, üç yazara göre hırsızlardan biri ölmeden hemen önce isa'ya inanır ve isa ona cennet sözü verir. dördüncü yazar böyle bir şeyden bahsetmez. hırsızlardan sonra isa'nın çivileri çakılır. gördüğü beş işkence sırayla şöyledir: dikenli taç kafasına geçirilir, kırbaçlanır, bileklerinden çivilenir, ayaklarından çivilenir ve en sonunda mızraklanarak* öldürülür. bu işkenceler ona yapılırken isa göğe doğru "baba, ne yaptıklarını bilmedikleri için onları affet! (father, forgive them for they know not what they do!)" diye dua eder. ölürken meryem, magdalena ve arimatealı yusuf yanındadır. son sözleri, "baba, baba beni neden terk ettin?" anlamına gelen, "elee, elee, lama sabakhtanee? (father father, why have you forsaken me?)" olur. elee [2], hem tanrı, hem baba anlamına gelen ibranice bir sözcüktür.

ölümüyle gökyüzü kararır, 'tapınağın' perdesi boydan boya yırtılır. önceki gece onu tutuklayan yüzbaşı, isa öldükten hemen sonra diz çöker ve "bu ölen tanrı'nın oğluydu gerçekten" der.

isa'nın ölümünden sonra arimatealı yusuf fransa'ya ya da britanya'ya gider. kutsal dikenli ağacı ve kutsal kase'yi de götürür. (bu, incil'de ya da başka bir hristiyan kaynakta yer almayan bir mevzudur. fakat kutsal kase efsanesini besleyen kaynaklarda böyle anlatılır.) yuhanna ve meryem, izmir'e, efes'e gelirler. petrus ise başkente gider ve isa'nın öğretilerini yaymak için çalışır. ölümü, hükümetin beklediği şekilde isa'yı unutturmaz, aksine popularitesini arttırır ve dininin yayılmasını hızlandırır.


[1] "jesus christ"taki jesus (yeşuya), bildiğimiz gibi isa'ya doğumda verilmiş isimdir. christ ise isim değil bir ünvandır, "kral" anlamına gelir.

[2] elee, elohim, eloi, adonai, ilah, el-ilah, allah aynı etimolojik kökten türemiş kelimelerdir.

Hiç yorum yok: